IS LM MODELININ INCELENMESI 1

T.C.
GAZİ ÜNİVERSİTESİ
İKTİSADİ ve İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ
İKTİSAT BÖLÜMÜ

IS-LM MODELİNİN
İNCELENMESİ

Hazırlayan
Nurullah Cemil ERCİYAS
3. Şube/130710750

Mart-2015
ANKARA

IS-LM MODELİNİN İNCELENMESİ | ERCİYAS, Nurullah Cemil. (GAZİ Üniversitesi: 2015)

JOHN HİCKS’İN İKTİSATA KATKILARI
Genel denge kuramına ve genel denge sisteminin istikrarı konusuna yaptığı katkılarla
tanınmıştır.
Genel denge kuramına, özellikle de dışardan gelen şoklar karşısında genel denge

sisteminin istikrarı konusuna yaptığı katkılar, refah iktisadında “indeks sayıları” sorunu
üzerine yaptığı çalışmalar ve tüketici artığı kavramına getirdiği yeni yorum sayesinde
Nobel İktisat Ödülü’nü kazandı.
Theory of Wages adlı yapıtında klasik marjinal verimlilik kuramını geliştirmiş,
konjonktür kuramına yeni bir yaklaşım sağlamış, yatırım-tasarruf ve para talebi-para
arzı eğrileriyle Keynes sistemine belirlilik getirmiştir.
Kardinal Yaklaşım’a karşın, Antonelli, Slutsky, Walras, Fisher gibi iktisatçılar tüketici
seçimiyle ilgili akılcı ilkelere varmak için Ordinal Yaklaşım’ın yeterli olduğunu
gösterdilerse de, görüşleri yeteri kadar dikkati çekmedi. Hicks, R.D.G. Allen ile birlikte
1934’te Economica’da yayımladığı bir makalede kayıtsızlık eğrilerinden, Ordinal fayda
temelinde, tüketici davranışını çözümlemekte nasıl faydalanılabileceğini gösterdi.
Hicks, aynı yaklaşımı refah iktisadında da uyguladı.
Pareto’nun refah ölçütüne karşı, Kaldor ile birlikte, iyi duruma geçenin, kötü duruma
düşene onu eski durumuna getirecek varsayımsal bir tazminat ödemesi durumunda bile
eskisine oranla daha iyi bir durumda bulunuyorsa, bu iktisat politikasının kabul edilmesi
gerektiği ölçütünü getirdi (Kaldor-Hicks ölçütü)
Yine, tüketici artığının ölçüsü olarak, fiyattaki düşüşün yol açtığı refah artışını tam telafi
edecek gelir azalışından faydalandı.
Konjonktür dalgalanmalarını açıklamak için, Keynes’in çarpan sürecini, tüketici ve
yatırımcıların davranışsal zaman gecikmelerini, hızlandıran sürecini, Harrod’un

büyüme ve istikrarsızlık modelini fark denklemleri içinde birleştirdi.













IS-LM MODELİNE GİRİŞ
Modelin amacı, veri bir fiyat düzeyinde ulusal geliri neyin belirlediğini göstermektir. Genel
olarak, toplam talep eğrisini kaydıran şeyin ne olduğunu gösteren bir model olarak görebiliriz.
Modelin iki bölümü, IS eğrisi ve LM eğrisi şeklindedir:




IS, “yatırım” (investment) ve “tasarruf” (saving) anlamına gelir ve IS eğrisi mal ve
hizmet piyasasındaki durumları analiz etmektedir.
LM, “likidite” ve “para” anlamına gelir. LM eğrisi para arz ve talebinin nasıl
geliştiğini gösterir.

Faiz oranı hem yatırımı hem de para talebini etkilediği için modelin iki bölümünü birleştiren
değişken, faiz oranıdır.
Genel olarak model, ürün ve para piyasaları arasındaki etkileşimin, toplam talep eğrisinin
konumunu ve eğimini nasıl belirlediğini, dolayısıyla da kısa dönemde ulusal gelir düzeyini
göstermektedir.

1

IS-LM MODELİNİN İNCELENMESİ | ERCİYAS, Nurullah Cemil. (GAZİ Üniversitesi: 2015)

Ayrıca modeli kullanan ilk iktisatçı Hicks’tir. “Mr. Keynes and the Classics: A Suggested
Interpretation”, Econometrica 5 (1937).

IS EĞRİSİNİN TÜRETİLMESİ

IS eğrisi, ürün piyasasında ortaya çıkan faiz oranı ile gelir düzeyi arasındaki ilişkiyi gösterir.
Bu noktada Keynesyen Gelir-Harcama Modelini kullanarak IS eğrisine temel oluşturalım:
Planlanan
Harcama, E

Cari Harcama

Stoklardaki planlanmamış
artış, gelirin düşmesine
neden olur.

Y1
E1

Planlanan
Harcama

E2
Y2


Y2

DENGE

Y1

Stoklardaki planlanmamış
düşüş, gelirin artmasına
neden olur.

Gelir, Çıktı, Y

GELİR

GRAFİK 1: Gelir Harcama Modeli

Grafik 1’deki modele göre, eğer firmalar Y1 düzeyinde üretiyorsa planlanan harcama (E1)
üretimin altında kalır ve firmaların stokları artar. Bu stok artışı firmaların üretimi kısmalarıyla
sonuçlanır. Benzer şekilde, firmalar Y2 düzeyinde üretim yapıyorsa planlanan harcama (E2)
üretimden fazla demektir ve firmaların stokları azalır. Stoklardaki bu düşüş firmaların üretimi

arttırmalarına neden olur. Her iki durumda da firmaların kararı ekonomiyi denge noktasına taşır.
Gelir Harcama Modeli; hane halklarının, firmaların ve hükümetin satın almalarının
ekonominin gelirini nasıl belirlediğini gösterir. Bu hususta yatırım I’nın düzeyinin sabit olduğu
varsayılır.
Faiz, borçlanmanın maliyeti olduğu için; yatırım, reel faiz oranına bağlıdır. Faiz oranı ile
yatırım arasındaki bu ilişkiyi modelimize eklemek için planlanan yatırımı şu şekilde yazıyoruz:

I=I(r)
Faiz oranı, yatırım projelerini finanse etmek için ödünç para almanın maliyeti olduğu için
faiz oranındaki bir artış planlanan yatırımı azaltacaktır. Sonuç olarak yatırım fonksiyonunun
grafiği aşağıya doğru bir eğime sahiptir.

2

IS-LM MODELİNİN İNCELENMESİ | ERCİYAS, Nurullah Cemil. (GAZİ Üniversitesi: 2015)

GRAFİK 2: Gelir Harcama Modeli

Planlanan
Harcama, E

Cari Harcama
Faiz oranında r1’den r2’ye bir artış,
planlanan yatırımı I(r1)’den I(r2)’ye
düşürür. (GRAFİK 4)

Planlanan
Harcama

Y2

Y1

Planlanan yatırımdaki bu düşüş
planlanan harcama işlevini aşağıya
doğru sürükleyecektir ve böylece
gelir, Y1’den Y2’ye inecektir. (GRAFİK
Gelir, Çıktı, Y 2)
GRAFİK 3’de yatırım oranı ile gelir
arasındaki ilişkiyi özetleyen IS eğrisi
yer almaktadır: Faiz oranı arttıkça

gelir düzeyi düşer.

Faiz Oranı, r

Faiz Oranı, r

r2

r2

r1

IS

Y2

GRAFİK 3: IS Eğrisi

Y1 Gelir, Çıktı, Y


r1

I(r)

I(r2)

I(r1) Yatırım, I

GRAFİK 4: Yatırım Fonksiyonu

IS EĞRİSİNİN EĞİMİNİ NE BELİRLER?
Yatırımların faize duyarlılığı IS eğrisinin eğimini belirler. Yatırımların faize duyarlılığı
yükseldikçe, IS eğrisinin eğimi azalacaktır. Aynı şekilde yatırımların faize duyarlılığı azaldıkça
da IS eğrisinin eğimi artacaktır. Bunun sebebi; faizde meydana gelen değişim karşısında
yatırımın faizdeki değişmeye görece farklı oranlarda değişmesi, planlanan harcama
fonksiyonunun konumunu değiştireceğinden IS eğrisinin eğimini de etkileyecektir.

3

IS-LM MODELİNİN İNCELENMESİ | ERCİYAS, Nurullah Cemil. (GAZİ Üniversitesi: 2015)


IS EĞRİSİNİN KONUMUNU NE BELİRLER?
Faiz dışında planlanan harcama fonksiyonunda meydana gelen değişiklikler IS eğrisinin
konumunu değiştirir.
GRAFİK 5: Gelir Harcama Modeli

Planlanan
Harcama, E

Cari Harcama
AE2
Planlanan
Harcama AE1

Y1

Y2

Gelir, Çıktı, Y


Faiz Oranı, r

r1

IS2
IS1

Y1
GRAFİK 6: IS Eğrisi

Y2 Gelir, Çıktı, Y

Planlanan
harcama
fonksiyonunda, faiz dışında,
meydana
gelen
değişimler
harcama
düzeyini
etkileyeceğinden
fonksiyonun
konumunu değiştirir. Örneğin
GRAFİK 5’te AE1 düzeyinde faiz
dışında meydana gelen bir artış,
fonksiyonu
AE2
düzeyine
taşıyacaktır. Bu durumda GRAFİK
6’da
IS
eğrisi;
planlanan
harcamadaki
bu
değişim
karşısında, aynı faiz düzeyinde
kalındığı için sağa doğru
kayacaktır.

4

IS-LM MODELİNİN İNCELENMESİ | ERCİYAS, Nurullah Cemil. (GAZİ Üniversitesi: 2015)

IS EĞRİSİNDE DENGE DIŞI DURUMLAR
GRAFİK 7: Gelir Harcama Modeli

Planlanan
Harcama, E

Cari Harcama
E2

B

AE2
Planlanan
Harcama AE1

A
E1

Y1

Y2

Gelir, Çıktı, Y

Faiz Oranı, r

E1

r1
r2

A (Arz Fazlası)
E2

B (Talep Fazlası)

Y1

GRAFİK 8: IS Eğrisi

Y2

IS1
Gelir, Çıktı, Y

A(r1, Y2) noktası için; faiz
değişmeksizin gelirde Y1’den
Y2’ye doğru meydana gelen bir
artış, planlanan harcamaları
artıracaktır. Ancak bu artışın
karşılanabilmesi için, GRAFİK 8’de
E2 düzeyinde görüldüğü gibi,
Y1’deki denge koşuluna görece
düşük bir faiz düzeyi gereklidir.
Bu durumda yatırım talebi düşük
olacağı için tasarruf arzı yüksek
olacak dolayısıyla bu noktada arz
fazlası oluşacaktır.

B(r2, Y1) noktası için; gelir
değişmeksizin faiz düzeyinde
meydana gelen bir düşüş yatırım
talebini arttıracak fakat gelir
değişmediği için tasarruf arzı
yetersiz kalacaktır. Bu durumda B
noktasında
talep
fazlası
oluşacaktır.

5

IS-LM MODELİNİN İNCELENMESİ | ERCİYAS, Nurullah Cemil. (GAZİ Üniversitesi: 2015)

LM EĞRİSİNİN TÜRETİLMESİ
LM eğrisi, faiz oranı ile gelir düzeyi arasındaki para piyasasında ortaya çıkan ilişkiyi
gösterir.
Gelir yüksek iken harcama da yüksektir ve insanlar para kullanımını gerektiren işlemleri
daha çok yaparlar. Bu da gelir arttıkça para talebinin artacağı anlamına gelir. Buna göre para
talebi:

(M/P)d=L(r,Y)
Talep edilen reel para balansları faiz miktarı ile ters orantılı, gelir ile doğru orantılıdır. Reel
para balansları arzı değiştirmeden kalırsa, para piyasasını dengeye kavuşturmak için faiz oranı
yükselmelidir. Bu şekilde Keynes’in Likidite Tercihi Teorisine göre yüksek gelirin yüksek faiz
oranına yol açtığı görülmektedir.

Faiz Oranı, r

Faiz Oranı, r

r2

r2

r1

L(r, Y2) r1

LM

L(r, Y1)
M/P
GRAFİK 9: Reel Para Balansları
Piyasası

Reel Para
Balansları, M/P

Y1

Y2

Gelir, Çıktı, Y

GRAFİK 10: LM Eğrisi

GRAFİK 9’da gelirin Y1’den Y2’ye çıkması para talebini arttırır, bu da faiz oranını r1’den
r2’ye çıkartır. GRAFİK 10’da görüldüğü üzere gelir düzeyi yükseldikçe faiz oranı da yükselir.

LM EĞRİSİNİN EĞİMİNİ NE BELİRLER?
Para talebinin faiz esnekliği arttıkça LM eğrisinin eğimi azalır, para talebi faiz değişmelerine
duyarlılığı azaldıkça eğri dikleşir.

6

IS-LM MODELİNİN İNCELENMESİ | ERCİYAS, Nurullah Cemil. (GAZİ Üniversitesi: 2015)

LM EĞRİSİNİN KONUMUNU NE BELİRLER?
LM eğrisini sağa kaydıran etmenler şunlardır:









Genişletici para politikası sonucu Merkez Bankasının nominal para arzını arttırması.
Reel para arzında artışa neden olacak şekilde genel fiyat düzeyinin düşmesi.
Beklenen enflasyon oranındaki artışın para talebini azaltması.
Para ikamesinin yaygınlaşması ile para talebinin azalması.
Kredi kartı kullanımının yaygınlaşmasına bağlı olarak para talebinin azalması.
Elde para tutmaya oranla alternatif varlıkların ( hazine bonosu, hisse senedi ve tahvil
gibi) risklerinde önemli ölçüde azalma olması sonucunda paraya olan talebin
azalması.
Servetin azalmasından dolayı para talebinin azalması.

Yukardaki etmenleri aksi yönde incelediğimizde LM eğrisinin sola kaymasına neden olan
etkenleri elde etmiş oluruz.

LM EĞRİSİNDE DENGE DIŞI DURUMLAR
Faiz Oranı, r

Faiz Oranı, r

r2

r2

r1

L(r, Y2) r1

LM
A

E2

E1

B

L(r, Y1)
M/P
GRAFİK 11: Reel Para Balansları
Piyasası

Reel Para
Balansları, M/P

Y1

Y2

Gelir, Çıktı, Y

GRAFİK 12: LM Eğrisi

A noktasında E1 denge düzeyine göre aynı gelir düzeyine karşın artan bir faiz oranı
bulunmakta. Dolayısıyla gelir değişmediğinden planlanan harcamalar da değişmeyeceğine göre
piyasada nakit fazlası oluşacaktır. B noktasında ise E2 denge düzeyine göre aynı gelir düzeyine
karşın düşük bir faiz oranı bulunmakta. Dolayısıyla gelir değişmediğinden planlanan
harcamalar da değişmeyeceğine göre piyasada nakit azlığına neden olacaktır.

7